Akşamları çok yemek yediğimde zor uyur ve genelde kabus görürüm. Yemeği yine fazla kaçırmıştım. Hiç karabasan görmedim. Ama bu yemeğe görürüm artık diye düşünüp uyumaya koyuldum. Sadece terliyor, bir o tarafa bir bu tarafa dönüyordum. Tam daldığım sırada, birinin bana baktığını hissettim -Biraz korkağımdır. - hemen irkildim. Odamın yarısı kadar bir gölge hafif hareketlerle bana dogru bakıyordu. En kötü yanı ise bunun rüya olmadığını biliyordum. Elim lambanın düğmesini arıyordu ama bulamıyordum. Nefes alamadım ve bağıramadım. Elektrik düğmesini buldum ama açmaya çok korkuyordum. Gözlerim bana anlamsızca baktığına inandığım gölgeye dönüktü... Işığı açtığımda sandalyemin üzerine yığılı elbiselerin, onlarında üzerinde kedimin bana baktığını gördüm. Nede olsa hepsi birden kocaman bir soru işaretiydi benim için. İçim rahatlamıştı. Kedimi sevmek istedim. Hırlayıp yok olup gitti. Asabi bir kedi değildir. Bende tekrar yattım. Aniden tekrar birinin bana baktığını hissederek irkilip ışığı açtım. Aynı manzaranın tekrarı olması benim sinirimi bozmuştu. Gülmeye başladım. Daha sonra sinirlerim yatışsın diye kalkıp bir kahve yapmaya karar verdim. 20 dakika sonra odama döndüm. Tüylerim diken diken olmuştu. Kedim aynı pozisyonda hiç oynamadan duruyordu. Pencerem açık olmasına rağmen odamda ağır bir koku vardı. O tatlı kedimin hareketsizce gözlerimin içine bakması beni oldukça etkilemiş olacak ki birden ağlamaya başladım. Sinirlerim bozulmuştu. Arkadaşımı aradım. Hemen buraya gelmesi gerektiğini ve sinirlerimin bozulduğunu söyledim. Döndüğümde kedim yerinde yoktu. Koku arttıkca artıyordu. Ama nereden geldiğini anlayamamıştım. Odayı aramaya başladım. Heryeri kokluyordum. Balkon tarafındaki camdan aşağıya doğru bakarken hızla kapım çarptı. Hemen kapıya koştum fakat açmaya korkuyordum. Kapının öteki tarafindan kedimin çıkaramayacagi sesler duyuyordum. Kalbimin nasil attığını hala hatırlarım. Bağırmaya başladım. Koku, sinirbozukluğu o garip seslere bir de telefonun o yüksek sesi katılmıştı. Derin bir nefes aldım, kapıyı açtım ve doğru tuvalete gittim. Yansımam beni ürkütmüştü. Sinirbozukluğunun verdiği yorgunluktan olsa gerek kendi yansımamın bana oyun oynadığını düşündüm.Tam bayılıp kalacağımı sandığım sırada telefon tekrar çaldı. Açmaya cesaret edemedim önce. Sonra içeri gidip ahizeyi kaldırdım, kulağıma dayadım... Telefonda arkadaşımın sesini duydum. Gelemiyeceğini söylerken, birden sesi değişmeye başladı. Sanki sesi apartmandan aynı anda gelir gibi yakından duyuyordum. Tüylerim ürpermisti. Ben hiç konuşmadığım halde bana açıklamalar yapıyordu. Açıkcası saçmalıyordu. Bana ikide bir "gelmeyeyim ben, ama sana bişey olmayacak. O sadece alacağını alıp gidecek." diyordu. Kedim etrafta gezerken normal sesler çıkarıp geziyordu. Eski tedirginliğim kalmamıştı. Neydi? Kedime ruh mu girmişti? Hayır. Ya kapı? Hava akımından çarpmıştı. Arkadaşımın ise içmiş olacağını düşündüm. Ama koku gerçekti..